KABA
ÇOCUK
Bir
varmış bir yokmuş. Kaba bir çocuk varmış. O çocuk herkese çok kötü
davranıyormuş. Bir gün kaba çocuğa herkes, ders vermeliyiz demişler. O çocuğu
Kabalar Diyarı’na gönderip o çocuğa ders verelim demişler. Bu çok kolay
olmayacakmış. Çünkü kaba çocuk çok güçlüymüş ama çok akıllı değilmiş. Gücüyle
ve kabalığıyla herkes ondan çok korkarmış. Ama o kimseden korkmazmış ve hep
kendini övermiş.
Birisinin
aklına bir fikir gelmiş. “Zaten çocuk çok akıllı değil ama biz ondan daha
akıllıyız. O çocuğu bir oyunla kandırıp Kabalar Diyarı’na gönderebiliriz
demiş.” Herkes ona bu nasıl olacak demiş. Çocuklardan biri hemen cevap vermiş.
“Bir bilgi yarışması olacak ve biz o çocukla bir iddiaya gireceğiz. Yarışma da
kibarlık yarışması olacak. Bizim için bu çok kolay bir şey ama kaba çocuk, kaba
olduğu için yarışmayı biz kazanırız.” demiş. “Eğer yarışmayı biz kazanırsak onu
Kabalar Diyarı’na göndereceğiz, kaybedersek bir yıl boyunca hizmet edeceğiz”,
demiş. Herkes bunu kabul etmiş. Ama tek bir şey kalmış. Acaba kaba çocuk bunu
onaylayacak mı? Öğrenmenin tek bir yolu varmış. Kaba çocuğa sormak… Kaba çocuğa
sorduklarında kaba çocuk hemen bu fikri kabul etmiş ve yarışmaya girmişler.
Kibarlık yarışmasına girdiklerinde çocuklar yarışmayı kazanmışlar. Kaba çocuğu
Kabalar Diyarı’na göndermişler. Kaba çocuk yaptıklarından çok pişman olmuş ve
herkesten özür dilemiş. Kaba çocuğu herkes affetmiş. Kaba çocuk bir daha
başkalarına kötü davranmayacağına söz vermiş. Kaba çocuğu, Kabalar Diyarı’ndan
alıp tekrar Dünya’ya getirmişler.
Gerçekten
de kaba çocuk dönüşmüş ve mutlu çocuk haline gelmiş. Mutlu çocuk artık
arkadaşlarıyla çok iyi geçinip onları üzmüyormuş. Ne demişler: “Tatlı dil
yılanı deliğinden çıkarır.”
Berke DÖNER
5/C
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder