12 Nisan 2018 Perşembe


ATATÜRK’Ü HERKES TANIMALI


            Atatürk; sarı saçlı, mavi gözlü ve bizim ülkemizi düşmanlardan kurtaran bir yıldızdır.          
         Eğitim çok önemlidir. Biz eğer çocuklarımıza geçmişimizi öğretemezsek gelecek nesiller bizim kurtarıcı askerimiz olan Atatürk’ü tanıyamaz. Biz çocuklara anlatıp öğretelim ki onlar da kendi çocuklarına anlatsın, derken Atatürk her yerde ve her alanda anılsın. Çünkü, Atatürk çok iyi bir askerdi. Bizim ülkemizi düşmanlardan kurtardı. Peki, ya Atatürk olmasaydı? Biz nasıl bu zamana kadar gelebilirdik? Biz Atatürk olmasaydı bu güzel ülkemizde rahat rahat oturamazdık. Çünkü eğer Atatürk olmasaydı bizim ülkemizi düşmanlar işgal etmiş olurlardı. Bizler yaşlandığımızda çocuklarımıza, torunlarımıza Atatürk’ü tanıyor musun diye sormak ve onlardan evet diye cevap duymak istiyoruz. Bize büyük bir hevesle Atatürk’ün yaptıklarını anlatmalarını istiyoruz.

            Atatürk hiçbir zaman unutulmayacak. Sonsuza dek hep kalbimizde olacak.


            Sena ÖZALTIN



İLKBAHAR


          İlkbahar, çiçeklerin açtığı her yerin yeşil olduğu ve yaza doğru gelen ılık bir mevsimdir.
  Bence ilkbaharın gelişine herkes çok sevinir. Mesela çocuklar, ilkbaharda dışarı çıkar ve türlü türlü oyunlar oynarlar. Yetişkinler ise karda kışta yolculuk etmek yerine ılık havada rahatlayarak yolculuk yaparlar. Hayvanlar da sevinir. Çünkü bazı hayvanlar kış uykusuna yatar ve ilkbahar gelince kış uykusundan kalkarlar. Bitkiler de sevinir. Çünkü kışı hiç sevmezler. İlkbaharda açarlar. Ortaya çilekler, çağla bademler ve erikler çıkar. Bunları yiyerek ve çiçeklerin kokusunu içimize çekerek piknik yaparız. Bazen de hava sıcak olduğu için dondurma yeriz. Bahçemizde yere uzanır, spor yaparız.
          Sonuç olarak ilkbaharın gelişine insanlar, hayvanlar hatta bitkiler bile sevinir. Yeni meyveler ortaya çıkar.

SELİN AYŞE ERKENCİ

                        


BAHAR

Bahar’dır onun adı,
İlkbaharı da
Sonbaharı da var.
Göklerde uçar kuşlar.

Uçar kuşlar,
Yarışır bulutlarla
Uçaklar nerede?
Hiç olmaz mı onlar?

Arılar polen toplar,
Çiçekler açar.
Sevinmeyen yoktur,
Bizi bir coşku kaplar.

Tatlı bir gül kokusu sarar bizi,
Bilincimizi kaybederiz bir an.
Uçurur, götürür bizi uzak denizlere,
Dalar, gideriz düşlerin denizine.


Irmak BODUROĞLU

İLKBAHARIN GELİŞİ

İlkbahar…İlkbaharın gelişi… Doğa… Hepsi de ne güzel şeyler! Mart, nisan, mayıs …Hepsi ilkbahar ayları.Birbirinden güzel aylar. Ne mutlu bu ayda doğana! Kendisi ilkbaharın kralı ve kraliçesi olmuş. Doğanın sesleri … İlkbahar ne güzel şey! Ağaç altında, çiçekler arasında kitap okumak, uzanıp yatmak…
            İlkbahar denince aklımıza çiçekler, bülbül sesleri, ağaçlar, doğa ve daha başka türlü türlü güzellik gelir. Hepimiz kutlarız ilkbaharın gelişini sevinç sarar her yerimizi. Belirli belirsiz bir coşku dolar yüreğimize. Evlerdeki bahçeler, ormanlar canlanır. Her yere çiçekler ve ağaçlar dolar. Arkadan kuş sesi ile kitaplar büyüler her birimizi. Piknik çok daha zevkli olur ilkbahar gelince. Çocuklar top oynar, ip atlar, seksek oynar. Erkek çocukları yanlarında getirdikleri toplarla futbol ve basketbol, kızlar ise voleybol ve yakan top oynar. Oyun oynamak ne güzel. Bir gül kokusu sarar etrafımızı. Bilincimizi alır yerinden götürür. Dut, karadut, çağla ağaçları yemiş dolar. 21 Mart’ta Nevruz kutlanır. Ardından da 5 Mayıs’ta Hıdırıellez vardır. Hani şu ateşin üstünden atlanılan var ya … Dediler, eski bir Türk inanışıymış.
            Özetle ilkbahar bizim ilham kaynağımız, hayatımızın güzel bir parçasıdır. O, güzel çiçeklerin açtığı güzel ilkbahardır.




                                                         IRMAK BODUROĞLU

21 Mart 2018 Çarşamba

BEN DÜNYA'YIM

Ben bir ağacım. Gölgemde serinlemenize, nefes almanıza yardımcı olmama rağmen dalları kırılan, yaz mevsimi geldiğinde sıcak hava nedeniyle bir camın tutuşup yaktığı ya da bunun gibi bahaneler bulup yakılan ağacım ben. Ben bir balığım. Av yasağında dahi avladığınız, zehirlediğiniz, atık yağlarınızın son durağı olan yerde yaşayan balığım. Bir martıyım ben. Geminin çıkardığı dumanda her gün boğulan, balık yemesi gerekirken simit yiyen martıyım. Uzak diyarlarda yaşarken yuvasından koparılmış, zorla insanlara gösteri yapan, dişleri için öldürülen bir filim ben. Açık denizler, okyanuslar yerine akvaryumda yaşamaya mahkum edilmiş bir yunusum ben. Üzerinde deneyler yapılan bir maymun, bir fareyim. Yazın insanları serinletirim ancak çöplerini bana atarlar, ben bir denizim.
         Üzerimde yaşamanıza izin veririm, size yediğiniz besini, soluduğunuz havayı, içtiğiniz suyu sunarım. Buna rağmen zarar verirsiniz bana. Ben Dünya'yım. Ancak artık sayılı günüm kaldı. İnsanlar beni çok yıprattı. Üzerimde yaşayan diğer canlılara saygı duymadı. Bir yerden başlayın beni korumaya. Yoksa artık sizi koruyamam. Eğer anlamazsanız değerimi bilemem anlatacak kadar vaktim kaldı mı?
         Şimdi duydunuz sesimi. Başlayacak mısınız beni korumaya? Yahut bu sözlerime karşı kulağınızı tıkayıp devam mı edeceksiniz yaşamınıza? Seçim size kalmış. Ne de olsa ben Dünya'yım.


                                                                  Sude Naz ANAR

26 Şubat 2018 Pazartesi

ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİ
   Özgürlük, insanın kimsenin himayesi altında kalmadan istediğini yapabilmesidir. 
   Özgürlüğün de her şey gibi bir rengi vardır. Kime sorsanız özgürlüğün rengine farklı cevaplar verirler. Çünkü özgürlük sonsuz renklerdir. Bana sorarsanız, özgürlüğün rengi beyazdır. Bomboş bir sayfaya, sadece kendi düşüncelerinizle, düşündüğünüzü yazabilmek, çizebilmektir. Beyaz güvercinler gibi özgür olmaktır. Beyaz, doğadaki bütün renklerin karışımıdır. Aslında doğadaki bütün renkler özgürlüğü temsil eder. Kırmızı gibi şehitlerimizi andıran, turuncu gibi sonbaharı temsil eden, sarı gibi sımsıcak, yeşil gibi doğacı, mavi gibi saf, mor gibi neşeli, bütün renkleri bulabilirsiniz beyazda. Gökkuşağıdır beyaz. Saflığın ve özgürlüğün simgesidir. 
   İşte bu yüzden özgürlüğün rengi beyazdır. 
                                                 


                                                           Ece Gülgösteren 
                                                                 7. Sınıf

ULUSLARI  KURTARANLAR YALNIZ  VE  ANCAK  ÖĞRETMENLERDİR!

    Öğretmenlerimiz, bir sihirli kapıya açılan güzel birer anahtardır . Önümüzde bir kapı var ve bilgiye ulaşmak için öğretmenimizi dinleyelim ki kapı açılsın.
   Öğretmenlerimiz; bize bilgi aşılayan doktorlar, sevgi dağıtan melekler, bizi geliştiren anne –babalar gibidir.
  Öğretmenler, öğrencilere bilgiler verir. Öğrenciler bu bilgileri kullanarak geleceğin insanlarını, Türkiye’yi temsil eden insanlar olurlar. İyi bir öğretmen, iyi bir gelecek demektir. Buna göre iyi bir öğretmen geleceği değiştirebilir, geliştirebilir veya yönetebilir.
  Öğretmenler ulusun koruyucularıdır. Başöğretmen ATATÜRK’ ün sözü ile “Ulusları kurtaran yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” Öğretmenlerimizin kıymetini bilelim, onlara saygı gösterelim.


                                                                                                                  Irmak SARI 
6.sınıf

PADİŞAHIN KIZI

       Evvel zaman içinde kalbur saman içinde ben ninemin beşiğinde tıngır mıngır sallanırken padişahın bir kızı varmış.
     Çok güzelmiş. Bir de bir prens varmış. Adı Nusret imiş. Nusret, padişahın huzuruna çıkarak "Kızınızı seviyorum ve istiyorum,o da beni istiyor." demiş. Padişah, Nusret'e "Tamam ama sana beş  görev vereceğimm, o görevleri yerine getirirsen kızım senindir." demiş. Nusret  "Tamam, kabul ediyorum." demiş ve padişah "Çok uzaklarda, karların arasında bir çiçek var. Üstelik çok nadir yetişir. Onu al, bana getir." demiş. Nusret hemen atına binip uzaklara gitmiş. Ne görsün? Karların içindeki çiçeği bulmuş ve hemen atına geri binip padişahın sarayına gitmiş. Atından inip saraya girmiş ve padişaha çiçeği vermiş. Padişah "Aferin, bu görevi yerine getirdin. Geldik dördüncü göreve... Şimdi, büyük bir bahçede toplam 10.684.999 tane çim var .Bahçenin büyüklüğü 8400 metre kare ve o çimlerin arasında 5 lira var onu bul bana getir." demiş. Prens Nusret "Tamam getireceğim." demiş. Prens atına binip, o bahçeyi bulmuş. "Şimdi sıra parayı bulmakta." demiş. Prens Nusret, parayı bulmuş bulmasına ama bulmaya harcadığı vakit tam dokuz saat beş dakikaymış. Nusret atına atlayıp tekrar padişahın huzuruna çıkıp "Al işte, buldum." demiş. Padişah "Aferin şimdi sıra üçüncü görevde." demiş. Padişah bahçeye on dokuz tane tavuk salacağım. Onları topla ama kırk dakikan var." demiş. Prens hemen tavukları toplamış ve tam iki dakika kala tavukları getirmiş. Padişah yine aferin demiş. "Geldi sıra ikinci göreve.Bana beş bin tl bul getir ama on beş dakikan var." demiş. Prensin aklına çocukluğundan beri biriktirdiği paralar  gelmiş ve hemen eve gidip parayı alıp padişaha getirmiş. Padişah "Kaldı bir görev. Sen benim kızımı ne kadar çok seviyorsun? Açıkla." demiş. Prens "Çok seviyorum." demiş. "Tamam o zaman ben de kızımı verdim gitti." demiş. Prens Nusret ile prenses ata binip orman evine gitmişler. Prens attan iner inmez kapı kendiliğinden açılmış. Prenses "Bu ne?" demiş. Prens "Cin." demiş . Prenses "Cin mi? Hemen gidelim."  demiş. 
   Prens ve prenses hemen ata binip kaçıyorlarmış ama cinler ve hayaletler peşlerini bırakmıyorlarmış. Sonunda kurtulmayı başarmışlar. Saraya gidip mutlu mesut yaşamışlar. 


Ege KARAYEL


 EN YAKIN ARKADAŞIM 
   Dostluk nedir bilir misiniz ? Dostlar insana gerektiği zaman yoldaş , gerektiği zaman kardeş olur. İyi zamanında, kötü zamanında yanımızda olan bir kardeşliktir dostluk. Nasıl bir dostumun olmasını isterdim? Tabii ki yalan söylemeyen. Dürüst ve güvenilir olmasını isterdim. Dış görünüşünün asla benim için bir önemi yoktur. Ben böyle güzel özellikleri olan bir dost istiyordum zaten onu da buldum. Aradığımdan da iyi bir arkadaş hem de...
     Siz ne olursa olsun, asla arkadaşınızla kavga etmeyin, küsmeyin. Bu eylem  iki tarafı da üzecek olduğu için olabildiğince küsmekten ya da  kavga etmekten kaçının. Arkadaşınızı sevin, çünkü o sizin hem sırdaşınız hem yoldaşınız hem de kardeşinizdir. Dostlarımızın dış görünüşünün hiçbir önemi yoktur, önemli olan arkadaşınızın dış görünüşü değil içtenliği, iç güzelliğidir. Ben en yakın, en tatlı, en iyi , en sevecen arkadaşımı -arkadaşlarımı-  buldum. Ya siz ?


Ecem ALTINHAN
6.Sınıf