20 Mart 2016 Pazar

EVRENLERARASI GEÇİT

Pencereden giren ışığın göz kapaklarımı zorlamasıyla uyandım.Yatakta doğruldum.Ayaklarımın üşüdüğünü farkettim. Bacaklarımı sarkıttığım halı iyice eskimişti.Şimdilik her şey normaldi.
Her zamanki gibi…
      Mutfağa doğru gittim.Annemi bulamadım.Tam kuşkulanmaya başlıyordum ki kapıdan içeri annem girdi.Elindeki  kocaman poşetle bana bakıyordu.
-Kızım,neden yatakta değilsin?
-Çünkü uyandım anneciğim.-Peki neden pijamalarını değiştirmedin?
-Çünkü yeni kalktım.
-Neden yüzünü yıkamadın?
-Çünkü yeni kalktım!
-O zaman şimdi yıka.
-O poşette ne var?
-Yüzünü yıkadın mı?
   Hemen banyoya koştum. Elimi, yüzümü yıkadım. Giyindim. Kapıya doğru ilerlerken anneme kahvaltımı dışarıda yapacağımı söyledim. Giderken arkadaşımı gördüm, birlikte gittik.
      Kahvaltı ettikten sonra müzeye gitmeye karar verdik. Gittiğimiz müze çok büyüktü. Orada istediğimiz her şeyi bulabilirdik.
      İçeri girdik. Birçok ilginç nesne gördük. En üst katta bir makine vardı. Üstünde ‘Geçit’ yazıyordu. Bunu bir görevliye sorduk, buranın çöp geçidi olduğunu söyledi. Ama biz buna inanmadık, içine atladık.
      Pembe, mavi çizgili, sonsuz olduğunu tahmin ettiğimiz bir tünele girdik. Ama olayın ilginç yanı, hiçbir duygu yaşayamıyorduk! Bir anda uykumuz geldi, uyuduk.
      Gözlerimi beyaz bir ışıkta açtım. Bu bir ampuldü. Ayağa kalkmaya çalıştım, emeklemeye başladım. Ama bir anda ellerimin el değil, pati olduğunu farkettim. Büyük bir çığlık attım. Etrafımda bana boş gözlerle bakan çeşitli hayvanlar gördüm. Sonra onlar beni kaldırıp, sokağa attılar. Çevremde karınca dahi hiçbir hayvan yoktu. Dışarısı tıklım tıklım insan doluydu. Bazı çocuklar bana taş atıp gülüyorlardı. İnsanlar beni ezecekmiş gibi yürüyordu. Üst kattaki bir teyze kafama kova kova su döküyordu.

        Bir anda uyandım ve arkadaşlarımla kahvaltı ederken uyuyakaldığımı fark ettim. Meğer, garson bizi unutmuş, başka birine yemek götürmüş. Ben de uyuyakalmışım.


İrem DİNDAR
   5/A       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder